19 Eylül 2015 Cumartesi

BAĞIMSIZLIK ÖNCESİ ABD TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ


Amerika, kuruluşundan itibaren çok kısa bir sürede dünya sahnesine çıkmış ve burada kendine çok güçlü bir konum elde etmiştir.Kuzey Amerika’nın bu kadar hızlı büyüme ve gelişmesinde bir çok faktör önemli rol oynamışlardır. Öncelikle Amerika kıtasının bazı doğal özelliklerinin Amerikan ulusunun gelecekteki hayatı üzerinde belirli etkiler bırakması kaçınılmazdı.Amerika kıtasının kuzeyinde ilk Avrupalı göçmen kolonisi 1600’lü yılların başında kurulur. (1607-Jamestown,Virginia) İlk kolonilerde Avrupalı göçmenler yaşamlarını sürdürebilmek için, kıtanın yerli insanlarının yardımına ihtiyaç duyarlar.Ancak daha sonra John Rolfe’un tütün tohumlarını yeni bitkiler ile melezlemesiyle kolonilerin kaderi değişir ve tütün yaklaşık on yıl içerisinde Virginia’nın temel geçim kaynağı haline geldi.Amerika’nın kolonileşme döneminde gelecek kuşakları etkileyecek gelişmelerden bir diğeri ise İngiltere’den kaçıp Yeni Dünya’ya göç etme kararı alan reformist Protestan hareket olan Püritenlerin kendi aralarında imzaladıkları Mayflower Sözleşmesi isimli belgedir.Bu sözleşmenin temelinde eşitlik ve adalet duyguları yer alır ve bu belge gelecekte çıkacak olan Amerikan yasalarında referans olarak gösterilecektir.Amerika kıtasındaki kolonileşmenin ilk zamanlarında çeşitli milletlere mensup insanlar,kar amacıyla kurulmuş ve Avrupa hükümetlerinden ( özellikle İngiliz hükümeti ) imtiyaz kazanmış şirketler tarafından  Yeni Kıta’ya gönderiliyorlardı.İnsanların Yeni kıtaya göç etmesinde gerek ekonomik gerek siyasi,dini,kültürel bir çok sebep etkili olmuştur.Bir çok milletten insanlar Kuzey Amerika’ya göç ediyordu ve bir çok Avrupa devleti bu yeni kıtada egemenlik tesis etmek istiyorlardı.İngilizler ve Fransızlar arasında yapılan Yediyıl Savaşları sonucunda kıtadaki Fransız egemenliği azalmış ve İngiliz egemenliği pekişmiştir. Bağımsızlıktan önce koloniler siyasi sistem olarak,  İngiliz İmparatorluğu kralına bağlı  ve onun atadığı vali tarafından yönetiliyorlardı.Bu valilerin yanında kolonilerin kendi içinde oluşturdukları meclisler de görev yapmaktaydı ancak bu meclislerin yetkileri oldukça kısıtlıydı. İngiltere’deki Görkemli Devrim(Glorious Revolution)’dan sonra kraliyetin koloni meclislerine baskısı biraz hafifledi. Devrimden sonra koloni meclisleri, vergi alınmasında ve harcama yapılmasında oy sahibi olma hakkı ve sadece valinin önerilerine uygun davranma yerine yasama işlemleri başlatma hakkı kazandılar. Meclisler anılan haklarını, hem kraliyet velilerinin gücünü frenlemek hem de kendi güçlerini ve etkilerini arttıracak yeni önlemler almak için kullandılar. Meclislerle valiler arasında sık sık görülen çatışmalar, kolonicilerin, Amerikan ve İngiliz çıkarları arasındaki ayrılıkları görmelerine yaradı.Bu meclislerin yerleştirdiği ve kolonilerde yaşayan insanların kafasında var olan bağımsızlık fikri ileride İngiltere’ye karşı girişilen bağımsızlık hareketinde önemli bir rol oynayacaktı.Bunun yanında pek çok insan göç ve yeni dünyada yaşam için gerekli olan parayı karşılayamıyorlar ve Virginia Company, Dutch West India Company gibi kolonizasyon şirketleri tarafından bir sözleşme imzalatılarak Yeni Dünya’ya gönderiliyordu.Bu sözleşme karşılığında sözleşme imzalayan insanın göç masrafları şirket tarafından karşılanıyor, bunun karşılığında insanlar belirli bir süre boyunca şirketin altında şirkete bağlı olarak çalışıyorlardı.Bu süre bittikten sonra özgür kalıyorlardı ve kendilerine özgürlük tazminatı veriliyordu.Afrikalı insanlarda Kuzey Amerika’ya bu yollarla getirilmişlerdi ve bu insanlara daha sonra özgür olacağı gözüyle bakılıyordu.Ancak daha sonra iş gücü talebi artınca kölelik sistemi yaygınlaşmıştı.Amerika’nın kuzeyinde kölelik Virginia’daki yerleşimcilerin işgücü arayışıyla başladı ve Güney kolonilerindeki büyük çiftliklerde işçi ihtiyacı arttıkça kölelik sistemi yaygınlaştı.Amerika’daki kölelik sisteminin acımasızlığı 2 sebepten dolayı daha fazla artmıştır.Bunlardan bir tanesi, Amerika’daki kölelik sistemi sınırsız bir kar amacı üzerine kurulmuştur.İkinci olarak, bu köle sistemi siyahları köle olarak gören ırkçı bir nefrete dayanır.Amerika köleliği, ABD tarihinin en karanlık sayfalarından birisidir ve ilk kolonilerin kurulmasıyla başlayan bu sistem iç savaşın sonunda kaldırılmıştır ancak siyahlara yönelik ayrımcılık ve nefret günümüzde de devam etmektedir.Bağımsızlıktan önce kıta kolonileri, kuzey (New England), orta ve güney koloniler olmak üzere üç aşamada incelenir.İngiliz hükümetine karşı ayaklanılmadan önce koloniler arası iletişim oldukça zayıftı ve koloniler kendi hallerinden birbirlerinden bağımsız şekilde yaşayışlarını sürdürüyorlardı.İlk koloniler genel olarak Kuzey Amerika’nın doğu bölgesine kurulmuşlardır. Bunda Amerika kıtasının coğrafi yapısı (Appalachian Dağları,Missisipi Havzası) ve kıta Avrupa’sına doğu bölgesinin daha yakın olmasının etkisi vardır.Kuzey kolonileri ya da başka bir deyimle New England kolonileri (Massachusetts,New Hampshire,Connecticut,Rhode Island ) daha çok ticari anlamda gelişmişlerdi.Eğitim ve kültür düzeyi diğer kolonilerden daha üst düzeydedir.Kuzey koloniler yapı olarak daha homojen gruplardan oluşurlar.Kuzey koloniler ileride Amerikanın en gelişmiş bölgelerini oluşturacaktı.Orta koloniler (New York,New Jersey,Pennyslyvania,Deleware) Kuzey kolonilere göre daha kozmopolit bir yapıya sahiplerdir. Dini açıdan daha hoşgörülü ve daha heterojen bir yapıya sahiplerdir.Güney koloniler (Virginia,North Carolina,South Carolina,Maryland,Georgia ) ise daha kırsal tabanlı kolonilerdir.Kölelik sisteminin en yaygın olduğu koloniler Güney kolonileridir.Plantasyonlar üzerinde üretilen tütün,şeker,pamuk kolonilerin temel geçim kaynağını oluştururken İngiliz hükümeti 1763’te çıkardığı bir kraliyet bildirisiyle batıda Florida’nın Appalachian bölgesi, Mississippi Nehri ve Quebec arasında kalan tüm topraklar Kızılderililerin kullanımına ayrıldı. Saray böylelikle, 13 koloninin Batı’daki topraklar üzerindeki tüm hak iddialarını ortadan kaldırmayı ve batıya yayılmayı önlemeye teşebbüs ediyordu. Her ne kadar hiçbir zaman etkin bir biçimde uygulanamamış ise de, Kolonicilerin gözünde bu önlem, onların Batı’daki toprakları işgal edip oralarda yerleşmelerini sağlayan en temel haklarının engellenmesi anlamına geliyordu ve bu bildiri Koloniler ile İngiliz hükümetinin arasını açan gelişmelerden biri oldu.İngiliz hükümeti kolonilerin nüfusunun artması ve elinde tuttuğu toprakların artması nedeniyle kolonileri kontrol etmekte zorlanıyordu.Bunun üzerine kolonilerle ilişkileri düzenleyen bir çok yasa çıkardılar.Bu yasalar koloniler tarafından tepki ile karşılandı ve bağımsızlığa giden yolda en önemli yapıtaşlarından birini oluşturdu.Koloniler ve yabancı gemiler arasında ilişkileri yasaklayan Navigation Act ile başlayan bu yasalar silsilesi Şeker Yasası ( Sugar Act ) ve Pul Yasası(Stamp Act)  gibi tepki çekici yasalar ile devam etmiştir.Bağımsızlığa giden yolda bir çok önemli dönüm noktası olmuştur.Bunlar Pul Yasası,Boston Çay Partisi,Boston Katliamı,Towshend Yasaları gibi olaylardır.1770 yılında Pul ve Townshend yasalarının yarattığı sorunlar sonucunda İngilizler kolonilere asker gönderdiler.İngiliz askerleri ile Bostonlular arasında olan düşmanlık şiddete dönüştü.İngiliz kraliyet askerleri üç Bostonlu vatandaşı öldürdüler ve bu olay tarihe Boston Katliam’ı olarak geçti.Katliam kolonilerdeki İngiliz düşmanlığını bir nebze daha arttırdı ve İngiliz karşıtı haraketleri cesaretlendirdi.Bu olay sonucunda İngiliz hükümeti kolonilere olan tutumunu yumuşattı ve çay dışında olan bütün ürünlerde yeni düzenlemelere gidildi.Bunun yanı sıra 1773 yılında İngiliz hükümetinin kolonilerdeki çay tekelini Doğu Hindistan şirketine vermesiyle yeni bir olay ortaya çıktı.Çayın tekelleştirilmesini protesto eden Bostonlu insanlar Bostan limanında bulunan üç ingiliz gemisindeki çayı denize boşalttılar.Bu olay literatüre Boston Tea Party olarak geçti ve bağımsızlık hareketinde çok önemli bir sembolik rol oynadı.Bağımsızlığa giden yolda ekonomik anlaşmazlıkların yanında teorik anlaşmazlıklarda ortaya çıktı.İngiliz parlementerler,Parlementonun koloniler için yasa çıkaracağını savunurken Amerikalılar sadece krala bağlı olduklarını savunuyorlardı.Bağımsızlığa giden yolda bir çok faktör önemli olmuştur ve bu faktörlerden bazıları Amerika’nın bağımsızlık sonrası yaşamını etkilemiştir.Mektuplaşma komitelerinin kurulması,Özgürlük Çocukları devrim yolunda rol oynamışlardır.Bağımsızlık fikri, 1776’dan önce de halkın bir bölümünün zihnindeydi ve isyan kendinden ortaya çıkmış bir şey değildi.Bağımsızlıktan önce Amerika’da genel olarak kolonilerde Avrupa’daki çeşitli baskılardan kaçmış insanlar yaşıyorlardı.Koloniler arası bağlantılar çok zayıftı.Bağımsızlıktan önce bir ortak ülkü görüşünden ziyade kolonilerde bireyselcilik ön plana çıkmıştır.Bu bireyselci yaklaşım ileri ortak bir ulus kavramı yaratmada zayıflıklara yol açacaktır.Bunun yanında bağımsızlık öncesinde ortaya çıkan kölelik kurumu,ABD’nin geleceğinde çok büyük etkiler yaratacaktır.

                                                                                                                    
                                                                                                          Çağatay Kılıç

KAYNAKÇA

Howard Zinn- Gençler İçin Amerika Birleşik Devleti Halkları Tarihi

Alan Nevins- ABD Tarihi

http://www.usemb-ankara.org.tr/

The Cambridge Economic History of the United States, Volume 1