Amerika, kuruluşundan itibaren çok kısa bir sürede dünya sahnesine
çıkmış ve burada kendine çok güçlü bir konum elde etmiştir.Kuzey Amerika’nın bu
kadar hızlı büyüme ve gelişmesinde bir çok faktör önemli rol oynamışlardır.
Öncelikle Amerika kıtasının bazı doğal özelliklerinin Amerikan ulusunun
gelecekteki hayatı üzerinde belirli etkiler bırakması kaçınılmazdı.Amerika
kıtasının kuzeyinde ilk Avrupalı göçmen kolonisi 1600’lü yılların başında
kurulur. (1607-Jamestown,Virginia) İlk kolonilerde Avrupalı göçmenler
yaşamlarını sürdürebilmek için, kıtanın yerli insanlarının yardımına ihtiyaç
duyarlar.Ancak daha sonra John Rolfe’un tütün tohumlarını yeni bitkiler ile
melezlemesiyle kolonilerin kaderi değişir ve tütün yaklaşık on yıl içerisinde
Virginia’nın temel geçim kaynağı haline geldi.Amerika’nın kolonileşme döneminde
gelecek kuşakları etkileyecek gelişmelerden bir diğeri ise İngiltere’den kaçıp
Yeni Dünya’ya göç etme kararı alan reformist Protestan hareket olan
Püritenlerin kendi aralarında imzaladıkları Mayflower Sözleşmesi isimli
belgedir.Bu sözleşmenin temelinde eşitlik ve adalet duyguları yer alır ve bu
belge gelecekte çıkacak olan Amerikan yasalarında referans olarak
gösterilecektir.Amerika kıtasındaki kolonileşmenin ilk zamanlarında çeşitli
milletlere mensup insanlar,kar amacıyla kurulmuş ve Avrupa hükümetlerinden (
özellikle İngiliz hükümeti ) imtiyaz kazanmış şirketler tarafından Yeni
Kıta’ya gönderiliyorlardı.İnsanların Yeni kıtaya göç etmesinde gerek ekonomik
gerek siyasi,dini,kültürel bir çok sebep etkili olmuştur.Bir çok milletten
insanlar Kuzey Amerika’ya göç ediyordu ve bir çok Avrupa devleti bu yeni kıtada
egemenlik tesis etmek istiyorlardı.İngilizler ve Fransızlar arasında yapılan
Yediyıl Savaşları sonucunda kıtadaki Fransız egemenliği azalmış ve İngiliz
egemenliği pekişmiştir. Bağımsızlıktan önce koloniler siyasi sistem
olarak, İngiliz İmparatorluğu kralına bağlı ve onun atadığı vali
tarafından yönetiliyorlardı.Bu valilerin yanında kolonilerin kendi içinde
oluşturdukları meclisler de görev yapmaktaydı ancak bu meclislerin yetkileri
oldukça kısıtlıydı. İngiltere’deki Görkemli Devrim(Glorious Revolution)’dan
sonra kraliyetin koloni meclislerine baskısı biraz hafifledi. Devrimden sonra koloni meclisleri, vergi alınmasında
ve harcama yapılmasında oy sahibi olma hakkı ve sadece valinin önerilerine
uygun davranma yerine yasama işlemleri başlatma hakkı
kazandılar. Meclisler anılan haklarını, hem kraliyet velilerinin gücünü frenlemek
hem de kendi güçlerini ve etkilerini arttıracak yeni önlemler almak için
kullandılar. Meclislerle valiler arasında sık sık görülen çatışmalar,
kolonicilerin, Amerikan ve İngiliz çıkarları arasındaki ayrılıkları görmelerine
yaradı.Bu meclislerin yerleştirdiği ve kolonilerde yaşayan insanların kafasında
var olan bağımsızlık fikri ileride İngiltere’ye karşı girişilen bağımsızlık
hareketinde önemli bir rol oynayacaktı.Bunun yanında pek çok insan göç ve yeni
dünyada yaşam için gerekli olan parayı karşılayamıyorlar ve Virginia Company,
Dutch West India Company gibi kolonizasyon şirketleri tarafından bir sözleşme
imzalatılarak Yeni Dünya’ya gönderiliyordu.Bu sözleşme karşılığında sözleşme
imzalayan insanın göç masrafları şirket tarafından karşılanıyor, bunun
karşılığında insanlar belirli bir süre boyunca şirketin altında şirkete bağlı
olarak çalışıyorlardı.Bu süre bittikten sonra özgür kalıyorlardı ve kendilerine
özgürlük tazminatı veriliyordu.Afrikalı insanlarda Kuzey Amerika’ya bu yollarla
getirilmişlerdi ve bu insanlara daha sonra özgür olacağı gözüyle
bakılıyordu.Ancak daha sonra iş gücü talebi artınca kölelik sistemi
yaygınlaşmıştı.Amerika’nın kuzeyinde kölelik Virginia’daki yerleşimcilerin
işgücü arayışıyla başladı ve Güney kolonilerindeki büyük çiftliklerde işçi
ihtiyacı arttıkça kölelik sistemi yaygınlaştı.Amerika’daki kölelik sisteminin
acımasızlığı 2 sebepten dolayı daha fazla artmıştır.Bunlardan bir tanesi,
Amerika’daki kölelik sistemi sınırsız bir kar amacı üzerine kurulmuştur.İkinci
olarak, bu köle sistemi siyahları köle olarak gören ırkçı bir nefrete
dayanır.Amerika köleliği, ABD tarihinin en karanlık sayfalarından
birisidir ve ilk kolonilerin kurulmasıyla başlayan bu sistem iç savaşın
sonunda kaldırılmıştır ancak siyahlara yönelik ayrımcılık ve nefret
günümüzde de devam etmektedir.Bağımsızlıktan önce kıta kolonileri, kuzey (New
England), orta ve güney koloniler olmak üzere üç aşamada incelenir.İngiliz
hükümetine karşı ayaklanılmadan önce koloniler arası iletişim oldukça zayıftı
ve koloniler kendi hallerinden birbirlerinden bağımsız şekilde yaşayışlarını
sürdürüyorlardı.İlk koloniler genel olarak Kuzey Amerika’nın doğu bölgesine
kurulmuşlardır. Bunda Amerika kıtasının coğrafi yapısı (Appalachian
Dağları,Missisipi Havzası) ve kıta Avrupa’sına doğu bölgesinin daha yakın
olmasının etkisi vardır.Kuzey kolonileri ya da başka bir deyimle New England
kolonileri (Massachusetts,New Hampshire,Connecticut,Rhode Island ) daha çok
ticari anlamda gelişmişlerdi.Eğitim ve kültür düzeyi diğer kolonilerden daha
üst düzeydedir.Kuzey koloniler yapı olarak daha homojen gruplardan
oluşurlar.Kuzey koloniler ileride Amerikanın en gelişmiş bölgelerini
oluşturacaktı.Orta koloniler (New York,New Jersey,Pennyslyvania,Deleware) Kuzey
kolonilere göre daha kozmopolit bir yapıya sahiplerdir. Dini açıdan daha
hoşgörülü ve daha heterojen bir yapıya sahiplerdir.Güney koloniler
(Virginia,North Carolina,South Carolina,Maryland,Georgia ) ise daha kırsal
tabanlı kolonilerdir.Kölelik sisteminin en yaygın olduğu koloniler Güney
kolonileridir.Plantasyonlar üzerinde üretilen tütün,şeker,pamuk kolonilerin
temel geçim kaynağını oluştururken İngiliz hükümeti 1763’te çıkardığı bir
kraliyet bildirisiyle batıda Florida’nın Appalachian bölgesi,
Mississippi Nehri ve Quebec arasında kalan tüm topraklar Kızılderililerin
kullanımına ayrıldı. Saray böylelikle, 13 koloninin Batı’daki topraklar
üzerindeki tüm hak iddialarını ortadan kaldırmayı ve batıya yayılmayı önlemeye
teşebbüs ediyordu. Her ne kadar hiçbir zaman etkin bir biçimde
uygulanamamış ise de, Kolonicilerin gözünde bu önlem, onların Batı’daki
toprakları işgal edip oralarda yerleşmelerini sağlayan en temel
haklarının engellenmesi anlamına geliyordu ve bu bildiri Koloniler ile
İngiliz hükümetinin arasını açan gelişmelerden biri oldu.İngiliz hükümeti
kolonilerin nüfusunun artması ve elinde tuttuğu toprakların artması nedeniyle
kolonileri kontrol etmekte zorlanıyordu.Bunun üzerine kolonilerle ilişkileri
düzenleyen bir çok yasa çıkardılar.Bu yasalar koloniler tarafından tepki ile
karşılandı ve bağımsızlığa giden yolda en önemli yapıtaşlarından birini
oluşturdu.Koloniler ve yabancı gemiler arasında ilişkileri yasaklayan
Navigation Act ile başlayan bu yasalar silsilesi Şeker Yasası ( Sugar Act ) ve
Pul Yasası(Stamp Act) gibi tepki çekici yasalar ile devam
etmiştir.Bağımsızlığa giden yolda bir çok önemli dönüm noktası olmuştur.Bunlar
Pul Yasası,Boston Çay Partisi,Boston Katliamı,Towshend Yasaları gibi
olaylardır.1770 yılında Pul ve Townshend yasalarının yarattığı sorunlar
sonucunda İngilizler kolonilere asker gönderdiler.İngiliz askerleri ile
Bostonlular arasında olan düşmanlık şiddete dönüştü.İngiliz kraliyet askerleri
üç Bostonlu vatandaşı öldürdüler ve bu olay tarihe Boston Katliam’ı olarak
geçti.Katliam kolonilerdeki İngiliz düşmanlığını bir nebze daha arttırdı ve
İngiliz karşıtı haraketleri cesaretlendirdi.Bu olay sonucunda İngiliz hükümeti
kolonilere olan tutumunu yumuşattı ve çay dışında olan bütün ürünlerde yeni
düzenlemelere gidildi.Bunun yanı sıra 1773 yılında İngiliz hükümetinin
kolonilerdeki çay tekelini Doğu Hindistan şirketine vermesiyle yeni bir olay
ortaya çıktı.Çayın tekelleştirilmesini protesto eden Bostonlu insanlar Bostan
limanında bulunan üç ingiliz gemisindeki çayı denize boşalttılar.Bu olay literatüre
Boston Tea Party olarak geçti ve bağımsızlık hareketinde çok önemli bir
sembolik rol oynadı.Bağımsızlığa giden yolda ekonomik anlaşmazlıkların yanında
teorik anlaşmazlıklarda ortaya çıktı.İngiliz parlementerler,Parlementonun
koloniler için yasa çıkaracağını savunurken Amerikalılar sadece krala bağlı
olduklarını savunuyorlardı.Bağımsızlığa giden yolda bir çok faktör önemli
olmuştur ve bu faktörlerden bazıları Amerika’nın bağımsızlık sonrası yaşamını
etkilemiştir.Mektuplaşma komitelerinin kurulması,Özgürlük Çocukları devrim
yolunda rol oynamışlardır.Bağımsızlık fikri, 1776’dan önce de halkın bir
bölümünün zihnindeydi ve isyan kendinden ortaya çıkmış bir
şey değildi.Bağımsızlıktan önce Amerika’da genel olarak kolonilerde
Avrupa’daki çeşitli baskılardan kaçmış insanlar yaşıyorlardı.Koloniler arası
bağlantılar çok zayıftı.Bağımsızlıktan önce bir ortak ülkü görüşünden ziyade
kolonilerde bireyselcilik ön plana çıkmıştır.Bu bireyselci yaklaşım ileri ortak
bir ulus kavramı yaratmada zayıflıklara yol açacaktır.Bunun yanında bağımsızlık
öncesinde ortaya çıkan kölelik kurumu,ABD’nin geleceğinde çok büyük etkiler
yaratacaktır.
Çağatay Kılıç
KAYNAKÇA
Howard Zinn- Gençler İçin Amerika
Birleşik Devleti Halkları Tarihi
Alan Nevins- ABD Tarihi
http://www.usemb-ankara.org.tr/
The Cambridge Economic History of the
United States, Volume 1